Her girişimcinin hayali, büyük şehirlerin kalabalığında kaybolmak yerine kendi şehrinde fark yaratmaktır. Ancak İstanbul, İzmir veya Ankara gibi metropollerin aksine, küçük şehirlerde markalaşma bazen zorlu bir süreç gibi görünebilir. Sınırlı bütçeler ve daha küçük bir pazar, rekabeti daha da yoğun hale getirebilir.
Dijital dünya sürekli değişiyor. Yeni sosyal medya platformları, farklı içerik formatları ve hızla dönüşen tüketici alışkanlıkları… Bu değişim rüzgarında, dijital pazarlama trendlerini takip etmek birçok marka için hayati bir zorunluluk gibi görünüyor. Ancak, her yeni trendin peşinden koşmak, markanızın özgünlüğünü kaybetmesine ve potansiyel müşterilerin zihninde silikleşmesine neden olabilir. Peki, doğru dengeyi nasıl kurmalı?